Cuma günkü farmakoterapi sınavıma çalışırken çok önemli bir şey dikkatimi çekti. Astım ve KOAH konu başlığı altında astım tetikleyicileri listesi vardı. (Ayrı olarak bu konuyla ilgili lütfen Astımlıların Dikkatine konusuna göz atın.) Bu listede birçok etkenin yanında "Gıda katkı maddeleri" de yer alıyordu, ve beynimde bir kıvılcım çaktı. Doğru ya, dedim kendi kendime. Allerjik bir hastalık olan astım, gıdalarda doğal olarak bulunan ve sonradan eklenen allerjen özellikteki maddelerle de tetiklenebilirdi. Bunun üzerine astım ve benim özel ilgi alanım olan katkı maddeleri ile ilgili bir yazı yazma ihtiyacı ortaya çıktı.
Bazı basit yapılı kimyasal maddeler aslında allerji etkili olmadıkları halde vücut içindeki bir taşıyıcı proteine bağlandıkları zaman antijen-allerjik özellik kazanırlar ve kendilerine karşı vücudun antikor üretme-savunma mekanizmasını harekete geçirirler. Bu maddelere karşı gelişen reaksiyonlar astım, ürtiker(kurdeşen), rinit(saman nezlesi) tarzında olabilir. Bu özellik her insanda aynı şekilde harekete geçmez ve dolayısıyla bir kişinin örneğin yumurtaya allerjisi varken diğeri hiçbir rahatsızlık duymadan bu gıdayı tüketebilir. Ancak allerjisi olan insanların hassasiyetleri olan gıdaları tüketmeleri veya başka şekillerde bu allerjene maruz kalmaları çok ciddi sonuçlar doğurabilir. Örneğin astım hastalarında astım ataklarının tetiklenmesi gibi.
Evet gıda katkı maddeleri gıdalara çok küçük oranlarda katılıyor olabilirler ve bu, insanlara astım krizini tetikleyebilecek kadar önemsenecek bir düzey gibi gelmeyebilir. Ancak bisküvi, kek, dondurma, cips, çikolata, puding, salam, sosis... gibi hazır tüketilen yüzlerce maddeyi bir düşünün. Aslında ne kadar çok tüketiyormuşuz değil mi? Ve katkı maddeleriyle ilgili ilk yazımda geçtiği gibi, kişi başına bu miktar yılda 5-6 kilogramı buluyor. Dehşet bir rakam bu bence. Üstelik çok büyük çoğunluğu hiç bir gıda değeri taşımayan ve bir kısmı zararlı olmasa da büyük bir kısmı özellikle hassasiyeti olan insanlar, üreme çağındaki genç erkek ve kadınlar, gebeler ve gelişme çağındaki çocuklar için, yüksek miktarda tüketildiğinde oldukça tehlikeli olabilecek maddeler. Belki en ummadığımız yerde bile kullanılıyorlar, nereye kaçsak bizi yakalıyorlar ama en azından bu korkunç miktarı aşağıya çekmeye çalışabiliriz. Özellikle de astım gibi allerjik rahatsızlıkları olanlar bu konuda sağlıkları için daha duyarlı olmalılar. Kimin aklına gelir afiyetle yediğimiz bir bisküvinin astım krizimizi tetikleyeceği değil mi.. Ancak gerçek bu ve korunmak da bizim elimizde. İşte size başucu kitabım olan Gıdalar ve Katkı Maddeleri'nden (Prof. Dr. Hasan Doğruyol,Nobel Tıp Kitabevi) astım-allerjik rahatsızlıkları olanların uzak durması gereken katkı maddelerinin E kodlu listesi: (Zaman bulduğumda isimlerini de yazmaya çalışacağım)
E102 E110 E122 E123 E124 E127 E131
E132 E153 E154 E155 E210 E211 E212
E213 E214 E215 E216 E217 E218 E219
E220 E221 E222 E223 E224 E226 E230
E231 E232 E233 E239 E249 E250 E251
E252 E260 E261 E262 E320 E321 E413
E621 E622 E623
Ve aynı kitapta hocamızdan uyarılar:
"Azo Boyaları (Tartrazine) ve Azo Boyaları Dışındakiler(Eritrosin); bütün boyar maddeler ürtiker, astım ve genel allerjik reaksiyonlar gibi bozukluklara sebebiyet verirler. Nitrat ve Nitritler (E249-E252); Et ürünlerine katıldıklarında onları pembe-kırmızıya boyayarak daha cazip kılar. Sucuk, salam, sosis gibi ürünlere katılır."
"Astım, allerji ve hiperaktivite belirtileri olan çocuk ve gençler özellikle renklendiriciler, bozulmayı önleyiciler ve sabit tutuculardan uzak tutulmalıdır."
Renklendirici, sabit tutucu gibi katkı madde gruplarını daha sonraki yazılarımda ele almayı düşünüyorum.
Sağlıklı kalın...