8 Aralık 2009 Salı

Meyve Kurusu

  Çikolata, bisküvi, şeker, hazır kek pasta ve benzeri ürünleri tüketmeyince zaman içerisinde onların yerini tutacak birşeyler aramaya başlıyor insan. Akşamları film seyrederken tatlı birşeyler atıştırmayı kim sevmez! Doğal, katkısız, sağlıklı ve yemesi keyifli bir çok alternatif var aslında. Bunların başında benim de en çok sevdiğim grup olan kuruyemişler geliyor. Bir de benim de yeni yeni keşfettiğim kurutulmuş meyveler var. Mısır çarşısındaki Malatya Pazarı'nda o kadar çok çeşidi var ki, hepsini tadamasam da birçoğunu denedim ve bundan sonra alıp evde bulunduracaklarım arasında geliyorlar.
*armut kurusu
   Meyve kurularını çerez gibi atıştırarak tüketmek bence en güzeli. Bazı meyvelerin kek, kurabiye ve diğer tatlılarda kullanımı da oldukça hoş oluyor. Ancak mesela bu armut kurularını oturup kıyır kıyır yemek daha zevkli olacaktır :) Evet armut kurusu da yapmışlar, daha neler neler var!

*çilek kurusu

*mandalina kurusu

*limon kurusu
   Ve klasiklerden;

*kan üzümü ve kayısı kurusu

*incir kurusu
   Ne kadar çok çeşit var bilseniz, fotoğraflayamadıklarım arasında hindistan cevizi, karpuz, elma, zencefil, kavun, mango, muz, ananas, kivi, şeftali, yaban mersini, likapa ve yeni keşfettiğim altın çilek meyvesi kurusu da var. Her biri damak tadınıza uymayabilir, örneğin zencefil kurusu bana biraz acı geldi. Ama ilginç yapıları, rengarenk ve tatlı oluşlarıyla çocukların çok ilgisini çekebilecek şeyler. Evet, neden siz de çocuklarınıza içinde sayısız yapay madde bulunan abur cuburlar yerine doğal olarak kurutulmuş bu meyvelerden şekerleme niyetine vermeyesiniz? Alışkanlıklarımızı değiştirebiliriz, çekinmeyip bir adım atın. İnanın doğada fabrikalarda üretilenlerden çok daha zengin bir tat yelpazesi var, ve evimizde pişirdiklerimiz hazır satılanlardan çok daha güvenli ve lezzetli! 


   Meyve kurularını evinizde de yapabilirsiniz. İmkanı olanlar yazın güneşte kurutma yapabilirler. Ancak bu fırsatı olmayanlar için işte size evinizde fırınınızda meyve kurutmanın yolu, tarif ve anlatım sevgili Mine Hanımdan, link belki kaybolur diye buraya kopyalıyorum:
   "Esasen yaptığımız şey şu: Çok hafif ısıda kurutmak suretiyle meyvenin nem oranını iyice düşürerek, uzun süre      dayanıklı hale getirmek. Süre sonunda meyveler buruşacak ve hacimleri yarıya düşecek. Öncelikle fırının bir duvarından karşı duvarına erişebilecek uzunlukta ince tahta çubuklar edinmek gerekiyor. Elma dilimleri bu çubuklara geçirilerek fırına asılacak. Elmaları yıkayın, hiç bölmeden yalnızca çekirdek yuvasını çıkarın, kabuklarını soyun. İnce ince dilimlere kesin. Dilimlere arkalı önlü limon suyu sürün, tahta çubuklara geçirerek, sıra sıra fırına asın. Fırını 50 dereceye ısıtın. Eger fırınınız fanlı ise kapağını aralık tutmaya gerek yok. Normal fırın kullanıyorsaniz, kapağı çok hafif aralık kalacak şekilde tahta kaşıkla sabitleyin. 12 -15 saat fırınlayın. 12 saat sonunda elma kuruduysa, dokunduğunuzda nemli bir doku hissetmiyor ve kolayca bükebiliyorsanız, fırından çıkarabilirsiniz. Bu şekilde kurutulan elmaları hava geçirmez cam kavanozlarda, karanlık ve serin bir yerde yıllarca saklayabilirmişsiniz. Elmaları ipe dizmeyin, eger ipi sıkıca bağlayamazsanız esniyor, sarkıyor ve elmalar kayarak birbirlerine yapışıyorlar."
 Gelecek nesillerimizin sağlığı için, artık kolları sıvama vakti olduğuna inanıyorum. Bir okuyucumun gönderdiği bir e-mailden çok etkilendim. Mutfağa girip çocuklarınıza ev yapımı kek-tatlı-poğaça pişirmeye üşendiğiniz için çocuklarınız sağlıksız ve obez oldu diyordu. Dışarıdaki süslü ve sağlıksız ürünlerin sağlıklı ve nefis alternatifleri gerçekten var. Yeter ki biz kendimizi ve neslimizi düşünüp, üşenmeyelim, araştıralım ve mutfaklarımıza girelim! Evet sanırım yeni bir slogan buldum: Haydi sağlıklı nesiller yetiştirmek isteyen hanımlar, mutfağa! Çünkü hayatımızı ve ruhumuzu boğazımızdan geçenler şekillendiriyor...

  Sağlıkla kalın efendim..
**Meyve kurusu-2 yazısı burada.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails