5 Aralık 2009 Cumartesi

Katkı Maddelerinden Kaçınmamız İçin Gerekçeler

  Bir yemek blogu yazarı olan Hatice hanım bir yorumunda lesitinin zararları ve ekmek katkı maddeleri ile ilgili yazmamı rica etmişti. Ben de sınavlarım bittiğinde yazabileceğimi, ancak lesitinle ilgili olarak bu madde yüzünden 2 senedir o kadar sevmeme rağmen çikolata yemediğimi söyledim. Hatice hanım da bu sözüm üzerine gerçekten o kadar zararlı mı olduğunu, ara sıra yemenin de çok zararı olup olmayacağını sormuş.

  •  Öncelikle katkılı hazır gıdalar tüketmememin, katkı maddelerinin sağlığa zararlılığının yanında birkaç sebebi daha olduğunu belirtmeliyim. Bilindiği gibi dinimizce yenilip içilmemesi gereken bazı maddeler var. Bunlardan en bilineni domuz eti,yağı ve diğer ürünleri, alkol, ölü hayvan eti ve ürünleri, kan, idrar, pislik vs. dir. (Bunlarla ilgili detaylı bilgiyi dini kitaplarda araştırınız.) 
  • Günümüzde kullanılan katkı maddelerinin çok geniş bir kaynak yelpazesinden edilebiliyor olmasının getirdiği şüpheler de benim ve birçok insanın katkılı ürünlerden uzak durma sebeplerinin başlarında geliyor. Bu maddelerin üretici firmalarının çoğunlukla yabancı olması dolayıyla hammaddede veya üretim aşamasında bizim dini kurallarımıza uygun olamayabilecek seçimler yapılmış olma ihtimali akıllara çok rahat geliyor. Örneğin, ayrı bir başlıkta inceleyeceğim jelatin bilindiği gibi hayvan kemiklerinin kaynatılması sonucu ortaya çıkan jelimsi maddeden elde edilir. Üretici firmaların çoğu ise, bir batında en çok yavru veren hayvan domuz olduğu için kar amaçlı olarak jelatin üretiminde domuz kemiklerini hammadde olarak kullanıyor. Aynı zamanda bu hayvanın kıl ve dişlerinden de çeşitli katkı maddeleri elde edilebiliyor, daha sonra inceleyeceğiz.  
  • Hayvan kemiklerinden elde ediliyor olması bile jelatinden uzak durmak için geçerli bir gerekçe iken bir de bunun domuz kemiklerinden elde ediliyor olma ihtimali bu konularda hassas olan insanlarda haklı olarak kesin bir kaçınma duygusu oluşturuyor. 
  • Elbette sığır gibi hayvanlardan elde edilen jelatin ve diğer katkı maddeleri de var, ve ülkemizde insanların duyarlılığına binaen sadece bunların kullanıldığını düşünmek isteyebiliriz. Ancak dinimizce hayvansal kaynaklı birşeyin yenilebilir şartlara haiz olması için sadece sığır vb olması yeterli değildir, hayvanın kesim şekli de İslami usüllere uygun olmalıdır. Tüm bu şartları birden -büyük bir kısmının tekeli yabancı firmaların elinde olan katkı madde üreticilerinin- sağlamak için çaba harcayacaklarına ne kadar güvenebiliriz?
  • Hayvansal kaynaklılık sorununun olmadığını farz edelim. Bu sefer de aslında birçok kişinin aklına gelmeyen bir ihtimal ortaya çıkıyor: Katkı kimyasalları yapılarına göre farklı özellikler gösterir; işlenmeleri sırasında bir kısmının suda çözündürülmesi yeterli olurken, suda çözünmeyip sadece alkolde çözünen maddeler alkolde çözündürme işlemine tabi tutulur ve alkolde çözünen katkıların sayısı hiç de az değildir. Bu da yine dini kaideler gereğince o maddenin aslı yenilebilir olsa bile sadece alkolde çözündürülüp hazır gıdanın bileşimine sokulabildiği için o hazır gıdayı sakıncalı hale getirir. Alkol ise hazır gıdanın formülasyonunda temel bileşen olarak değil de sadece katkı maddesinin çözücü ortamı olarak kullanıldığı için etiketlerde belirtilme zorunluluğu ortadan kalkar. Dolayısıyla birçok hazır gıdanın alkol muhteva edip etmediğinden emin olamayız. Bu konuyu da ayrı bir başlıkta inceleyeceğiz.
  • Sağlık boyutunda inceleyecek olursak, katkı maddelerinin kullanımı ve astım, kanser, hiperaktivite, kalp-damar hastalıkları arasındaki ilişkileri inceleyen birçok araştırma yapılmıştır. Özellikle çocuklarda hiperaktiviteye yol açtığı bilim çevresinde kabul görmüş bir bulgudur. Katkı maddeleri hakkında olur olmaz yazılar yazıldığını savunanlar bile savunmalarında küçük çocukların katkılı gıda tüketiminin az miktarda tutulması gerektiğini belirtmektedirler. Bu konuları başlıklarla inceleyeceğiz.
  • Hidrojene bitkisel yağ (margarin) kullanımı hazır gıdalarda küçümsenmeyecek kadar ciddi bir oranda. 2,5 senedir eline aldığı herşeyin üzerini okuyan biri olarak bu söylediğime güvenebilirsiniz. Hidrojene yağların zararlarını da birçoğumuz artık biliyoruz. Yine de ayrı bir başlıkta bunu da ele alacağız.
  • Katkı olarak kullanılmak istenen maddelerin çoğu GDO (Genetiği değiştirilmiş organizma)lardan elde ediliyor, sebebi ise o bitkiyi genetik olarak elde edilmek istenen madde açısından zengin bir hale getirip verimi arttırmak çabası. Bundan da bahsedeceğiz..
  • Sağlığa zararlı olmayan, gıdalarda kendiliğinden de zaten bulunan maddeler de katkı maddesi olarak kullanılmaktadır. Ancak bunların da çoğu sentetik olarak elde edilmekte ve stabiliteyi daha iyileştirmek açısından gıdalarda normalde bulunan miktarlarından fazla olarak hazır gıdalara eklenmektedirler. Bu ise  besleyici değeri olmayan ve sürekli tüketildiğinde çok büyük miktarlara ulaşan miktarlarda maddeyi vücudumuza almamız anlamına gelir. Gıda dosyası yazımda da geçtiği gibi bu miktar kişi başına yılda 5-6 kilogramı buluyor. Hatice hanımın sorusuyla ilgili olarak; ara sıra yenmesi halinde bu oran tabii düşecektir.
  • Oldukça fazla detayı olan bu konulardan Hatice hanımın sorusu üzerine kısaca bahsetmek istedim. Zamanla tüm konuları ayrı başlıklarda incelemeye çalışacağım.
  Son olarak, bundan 2 sene önce aylar süren araştırma-gidip gelme-düşünme taşınma neticesinde "tamam, artık yemiyorum!" dediğim günden 4 ay sonra birden bire 5 kilo birden verdiğimi de sizlerle paylaşmak isterim, anlıyorsunuz değil mi :)
  Sağlıklı, keyifli kalın efendim...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails